8 Haziran 2013 Cumartesi

milan kundera - varolmanın dayanılmaz hafifligi

Kundera ile tanışmam bu ismi en vaatkar ve en cekici gorunen romanı varolmanın dayanılmaz hafifligi ile oldu. Tanısma icin guzel bir kitaptı. Aslında bazı yorumlara gore aslında kundera'nın diger kitaplarının daha iyi oldugu ama isminin çekiciliginden dolayı bu kitabın daha çok okundugu soylenir. Ben de bu kitabı okuduktan sonra kunderanın kundera'nın kurmaca içermeyen eserlerinin ya da eserlerinin kurmaca olmayan kısımlerının daha guzel olacagını düşünüyorum. Kundera güzel roman yazsada, roman teknigi alısılmısın dısında ve insanı ceken bir tarzda da olsa, ben kurmaca olmayan kısımlarını daha cok begendigim icin kapıldım bu düşünceye.
Öncelikle kundera'nın yazım teknigi alışılmış roman tarzının dışında. Romanın bircok yerinde yazar olarak araya girip bazı şeyler anlatıyor(murat belge kitaba yazdıgı onsozde bunun kundera'nın sesi olmayabilecegini yazıyor), sanki romanın olayları kendisinin dışında gelisiyormus gibi. Ama bilindigi uzere romancılar cogu zaman karakterleri yarattıktan sonra onların akısına kapılırlar ve onlar uzerindeki kontrollerini kaybederler. Kundera'nın kitabına bu acıdan yaklasınca, araya girip olaylarla ilgili birseyler anlattıgı, mukayyeseler yaptıgı yerler gayet normal gorunuyor.
Baska bir acıdan bakınca, bu anlatımın roman anlatımı dısına cıktıgı kısımları kitabın asıl konusu sayabiliriz. Çümkü bütün kitabı onlar aydınlatıyor ve roman kısmını anlatılan bir konunun daha iyi anlaşılması için kullanılan kurmaca gibi hayal edebiliriz. Orda yaptıgı felsefi acıklamaları, karşılaştırmaları, çelişkileri roman karakterlerinin hayatlarında görüyoruz çünkü. Ama cevapsız sorular roman kurmacasında da cevapsız kalıyor.
Kundera kitapta sıksık düşünce ufuklarımızı genisletecek farklı yaklaşımlar sergiliyor, bir köpegin sevgisinin bir insanın sevgisinden daha iyi olması, ya da aşk ve seksi birbirinden tamamen ayırması.ancak bütün bu yaklaşımların temelini zıtlıklar üzerine kurduğunu düşünüyorum, roman karakterleri bile zıtlıklar taşıyor. Thomas icin tereza ve sabina birbirinin zıttı, sabina icin franz ve thomas birbirinin zıttı vb. Zaten kitabın adı da bir zıtlıklardan birinden geliyor; varolmak bir ağırlı mıdır yoksa hafiflik midir.
Kitapta zaman duz bir şekilde ilerlemiyor. Belli bir ilerlemeden sonra bazı gecmisteki olaylara(kitapta anlatılanlardan) dönülüp bu defa olayın içinde bulunan başka bir kahramanın bakış açısından anlatılır.işte bu geri dönüşlerde kundera kimi yerlerde dile getirdigi zıtlıkların ve yaptığı karşılaştırmaların ve çelişkilerin her bir birey için farklı cevapları olduğunu gosterir bize.
Kitapta tum bunların dışında ana kurguda işlenen bir işgal ve bir aşk vardır. Bu işgalin gerçek hayatta da kundera'nın hayatına onemli bir etkisi vardır. Yani karakterlerinde hep bir nebze onu bulabiliriz, ama kendisinin de dedigi gibi karakterler hep yazarın hayatında kenarında dolaştığı ama geçemedigi sınırları geçmiştir. Bu yönden karakterler yazarın bir ozlemini barındırır. Ama belki de thomas'taki kadınlara ilgiyi kendinden vermistir, ya da sabina'nın vatanına donmemesini ya da franz'ın arayışını. Ama kenarında dolaştıgı sınırların bu karakterlerin neresinde gizli olduğunu belki hiç bilemeyecegiz.

Kitapta ilgimi çeken bazı detaylar:
*murat belge'nin önsözde güzel sanatlarda muhalefetin daha köklü bir estetik imkan hazırladığını savunması,
*kundera'nı ihaneti setleri yıkmak ve bilinmeyene dogru başını alıp gitmek olarak tanımlaması ve bu tanımlamada ihanetin aslında nerden baktıgımıza gore anlam kazandıgını gostermesi,
*gizliligini kaybetmeyi herşeyi kaybetmekle eşdeger tutması,
*sadece bir defa olan seylerin anlamsız oldugunu, hiç olmamış gibi olduklarını, sadece tekrarlanan şeylerin bir anlamının oldugunu, onların gercekten gerceklestiginin ve digerlerinin aksine onların dogrusunun ve yanlışının olduğunu bu yüzden tarihin ve insan yaşamının anlamsız ve yaşanmamış gibi olduğunu yineleyerek tekrar tekrar savunması.

Hiç yorum yok: