10 Nisan 2010 Cumartesi

Murathan Mungan’ın Gece Elbisesi Öyküsü Üzerine

Murathan Mungan “Gece Elbisesi” öyküsünde olayları harici bir anlatıcının dilinden aktarmaktadır. Anlatıcının harici olmasına rağmen, anlatıcı bütün olaylara hâkim değildir ve herkesin iç dünyasını görememektedir, sadece öykünün başkahramanı olan Ali’nin iç dünyasını ve duygularını ifade etmektedir, geri kalan olayları okurla birlikte olaylar geliştikçe öğrenmektedir, bu sebeple öyküde zaman atlamalarına rastlanmamaktadır.

Anlatıcı olaylara dışarıdan bakıp anlatmasına rağmen her şeye aynı mesafede davranmıyor. Örneğin toplumun yargılarını anlatırken okurda imalarla bir alay etme izlenimi yaratma eğilimindedir. Toplum eleştirisi yapmak içinde hep Ali’nin annesini kullanmaktadır. Ayrıca Ali’nin annesinin batılı olması ve eleştirilen toplumunda doğu toplumu olması manidardır. Bu doğu batı ayrımcılığı yapmaktır. Batılı kadının, doğudaki ensest ilişkileri oğluna en ince detayına kadar kocasının yaptıklarını anlatması ve bundan midesinin bulandığını söylemesi doğunun iğrenç insanlarla dolu olduğunun batılıların ise seçkin olduğuna bir vurgudur. Anlatıcının bütün öykü boyunca toplum eleştirisi için kullandığı silahı Ali’nin iç dünyası ve duygularıdır, Ali göstermek istedikçe toplumun görmek istemediği, hakkında konuşmaktan itinayla kaçındığı iç dünyası ve duyguları. Bu eleştiriyi yaparken anlatıcının toplumun doğu toplumu olmasına vurgu yapmaması tesadüf olmasa gerek. Çünkü öyküde “Dünya erkekti.” Ve buna benzer sözler kullanmaktan çekinmemesi aslında bunun bütün toplumlarda mevcut olan bir durumun eleştirisi olduğu çıkarımı yapılabilir.

Murathan Mungan bu öyküsünde işlevsel olmayan karakter kullanmamıştır. Bir grubu ya da insan profilini sembolize eden kişiler isimleri ile anılmamaktadır. Ali’nin halaları toplumun isteklerini ve inançlarını temsil etmekte olup bunları Ali’ye dayatmaya çalışmaktadırlar. Ali’nin annesi batılılığı ve batılı düşünceyi temsil etmekte olup Ali’nin halalarında ve babasında toplumu eleştiren karakter olarak yer alır öyküde. Ali’nin babası ise toplumun ayrıcalıklı bireyi olan aile reisi, erkek olarak her şeyi yapmaya hakkı olan ve hesap vermek zorunda olmayan ulaşılamaz kişiyi temsil eder ve Ali hiçbir zaman ona ulaşamaz.

Ali’nin dedesi ise bir zamanlar toplumun parçası olan fakat artık toplumun ne değiştirmeye çalıştığı ne de umursadığı bir bireydir, Ali isteklerinin toplum tarafından kabul görmediğini ve istediği kişi olamayacağını fark ettikçe dedesine benzemek istemektedir, çünkü dedesi toplumun yaptıklarına veya söylediklerine nasıl tepki verdiğini umursamadan istediği gibi yaşamaktadır.

Ayrıca Ali’nin kendini tanıma ve bulma yolunda ona neler istediğini fark ettiren kişilerde önemli bir rol oynar öykünün gidişatında. Ali’nin beraber oyunlar oynadığı kişiler bunların başında gelir, oynadıkların oyunları herkesten gizli tutmaları ise bunların toplumun kabul etmediği ama Ali’nin isteklerine hizmet ettiğini gösterir.

Aliye Suzan ise Ali’nin her zaman olmak istediği kişinin ta kendisidir. Ali’nin Aliye Suzan’a dönüşmesi yaşadığımız fiziksel dünyanın gerçekliğine aykırı iken anlatıcının yarattığı öykünün gerçeklik sınırları içerisinde yer almaktadır, çünkü anlatıcı Aliye Suzan’ın ölmesi ile Ali’nin ortadan kaybolmasını birbirine denk getirerek okuru Aliye Suzan’ın Ali’nin yarattığı bir hayali karakter olmadığına ve öykü içerisinde bir gerçek olduğuna inandırma yoluna gider. Aliye Suzan’ın çevresindeki İstanbul sosyetesindeki karakterler ise Ali’nin sürekli özlemini duyduklarını gerçekleştirebilmesi için kaçınılmaz olarak orda olmak zorundadırlar. Ali’nin dönüştüğü Aliye Suzan’ın bir dul, çapkın ve zengin bir sosyete kadını olması belki de Ali’nin istediklerine en rahat ulaşabilecek yol olması sebebi iledir. Aliye Suzan’ın sahip olduğu ve sahip olmak istediği bütün erkekler ve ona erkeklerle ilgili bilgi sağlayan ve ayarlamalar yapan Huşber, Ali’nin sahip olmak istediği her şeye sahip olmasına sağlama işlevini yerine getirir. İtalyan gazeteci ise bir önceki Öyküdeki masal bekçisinin söylediği “dünyanın en güzeli bile olsan, hayır diyecek istisnalar vardır” sözünü doğrulamakla yükümlü karakterdir.

Bir de toplumun eli silahlı bekçisi olan doktor vardır. Toplumun istediği gibi bir birey olmayan Ali’yi topluma kazandırmak(!) ile yükümlü kişi, bilimin gücünü toplumun üstün yararının(!) hizmetine sunup Ali’yi toplumun norm sınırları içinde bir birey yapan kişi.

Öykünün geçtiği mekânlar, anlatı içinde önemli olan unsurun Ali’nin iç dünyası olması sebebi ile önemsi iken Ali’nin toplum ile uyumsuz bir birey olması sebebi ile topluma getirilen eleştirilerin coğrafyaya bağlı olması sebebi ile önem kazanmaktadır. Bu mekânlar çoğunlukla Türkiye’nin güney doğusunda yer almakta ve öykünün büyük bir bölümü Mardin’de geçmektedir. Ali’nin her seferinde toplum ile uyumsuzluğunu tekrardan gözler önüne seren ya da yeni istek ve arzularının farkına varmasını sağlayan çevre illere seyahatlerde yer almakta öyküde. Aliye Suzan ise gece hayatının kalbi olan İstanbul’da yaşamaktadır, bu da Ali istediklerine gece yaşamında daha kolay erişebildiği içindir.

Sonuç olarak Ali’yi bütün bu kişiler ve mekânlar çerçevesinde baştan tanımlarsak; Ali toplumun istediklerinden farklı biri olmak isteyen ve topluma uyum sağlayamayan bir bireydir. Annesi de içinde yaşadıkları toplumla uzlaşamamaktadır ancak halaları ve annesi onu kendi kültürleri ile yetiştirmeye çalışırken Ali ise her iki kültüründe kabul edemediği istek ve arzular içerisindedir. Sonunda şok tedavisi ile toplumun istediği bir bireye dönüştürüldüğünde ise ortaya çıkan Aliye Suzan, Ali’nin sıkışıp kaldığı toplumundan ve erkek bedeninden kurtarıp, ülkenin ayrıcalıklı insanları arasında her yaptığı normal karşılanan bir kişilik olarak Ali’nin yıllarca özlemini çektiklerini elde etmesini sağlıyor.

Not: Bu yazı Boğaziçi Üniversitesinde TK221 dersi kapsamında Hülya Bulut'a ödev olarak yazılmıştır.

29 Ekim 2009 Perşembe

SOCIAL ROLES IN ERNEST HEMİNGWAY'S CAT IN THE RAİN

In “Cat In The Rain” Hemingway doesn’t state any personal name until to the famale character wife returns to the room. After her return to the room except George, the husband, no one still has a name. Hemingway just used names that show the social roles like husband, wife, maid, hotel keeper. This is generalization of the story to all life. Article isn't about a specific husband and wife, it is about any wife and husband. That is why Hemingway doesn't state any personal names. If this is not about a specific husband and wife, why does not husband show any attention to his wife and how can he be so confident about not showing attention?
Article is about an American couple and the author is also American, so he is using his society as background. USA is a patriarchal and conservative society. In such societies, the most important figure is white, western, intellectual male, just like husband in the story,and the all rest is created for him.
The husband has all the features that an important figure should has. Author is emphasizing this importance during the whole story by his behaviours. The husband doesn't care about anything around. He doesn’t care about what is going on outside of the window. He is not paying any attention to what his wife is going to do or what she wants to do. He is just saying something to be kind like "don't get wet" but just saying, not doing anything, because his patriarchal and conservative society puts him in the centre of the world and everything must serve him.
The wife also has a social role in patriarchal and conservative society, and the wife in the story is following this social role. The wife should serve her husband and do what her husband wants. In the story we can see that husband's demands are more important then wife's. When she says she wanted long hair, the husband replies he likes it as it is and it stays as it is. In short, the husband decides for her hair. She is seeking for attention, interest and love but the husband doesn’t give any effort to do this because he is “supreme” person at the social roles. However the wife must always stand there for him and wait for the times he needs her. What else can poor wife do in a patriarchial society? As we see in the story, the wife cannot do anything and she is stuck in her social role.
There are also some other peripheral characters besides the wife, because the only central one is the husband. These are the hotel keeper and maid and they are just playing their role to please the supreme one, they are serving the wife but it is just because of her husband. According to them wife is also supreme because they are working class but the wife is a member of a higher class due to her husband. They are trying to serve the wife with their best by sending cat or umbrella, listen to her with all their attention. There is no appearent serving to husband by the hotel keeper and maid. However, by the help of some observations, we can quickly realize some points. He is at a hotel, most probably by his will, not wife's will, there must be a hotel keeper to serve him all the facilities in the hotel. Also he is in the bed during all story, it must be very comfortable to stay that much in, and we know that a maid is required to make bed comfortable. Maybe this serving to the husband can't be concluded from story but ı guess the author puts this concept unconciously, he just creates the concept from his society and this is an interpretation of society other than article.
The husband has a name after the wife returns to the room. It is stated as George. Here, his supremacy is emphasized again. He is someone but all others are social roles he needs, he is at the centre of everything. George is also a very common name in American society and also there are some supremes of supremes who has name, George like George Washington. This is emphasizing the husband's importance by either giving just him a personal name or establishing a connection between the husband and important figures.
Patriarchal and conservative society imposes the white, intellectual, western man as supreme. The wife is serving him and also all the working class is serving them. The author is uttering this in his story by mentioning them as their social status not by personal names. He is trying say that all the society is playing according to their social roles and any social role in the story will behave more and less same. And there is only one supreme, who has a personal name also, decides for everything.


ps: this is an assignment to expository writing course by aylin vartanyan in bogazici university

2 Eylül 2009 Çarşamba

Ernest Hemingway Denizin Degistirdigi

Hemingway'in kısa bir kitabi. ilk elime aldıgımda oyku kitabı oldugunu dusunmustum. biraz okuyunca kararsız kaldım aslında oyku kitabı degil mi diye. cunku butun oykulerde baskahraman aynı kisiydi. ama en son dusuncem kitabın bir oyku kitabı olduguydu.

butun oykulerde baskahraman aynı kişiydi ama olaylar baglantılı degildi pek. daha cok bir kisinin hayatının degisik evrelerinden alınmıs kısa kesitlerdi. aynı kisinin cevresinde gelisen farklı olaylara farklı tepkileri, bir kisinin bize olaylar karsısında bambaska bir insan olabilecegini gosteriyor.

Hemingway, Çanlar kimin için çalıyor ve Silahlara veda'da gordugumuz gibi bir kısım toplumsal olayları kahramanımızın ruh dunyasından inceliyor. bu iki kitabın aksine Denizin degistirdigi'nde toplumsal olaylar daha minimal boyutlarda; savas yerine, kahramanın cocukken gordugu bir intihar veya oldurulmek istenen eski bir boksor gibi.

kitabın bir baska dikkat çeken ozelligi de hep bir golge boksor karakteri. tek bir oykude iki cumlede var olan boksor neredeyse tum hikayelerde insanlar tarafından konusulur ve onun uzerinden bir takım olaylar doner. bu boksorun aynı kisi olup olmadıgı ise hep bir muamma olarak kalır.

kitapta boksor karakteri icin Hemingway'in daha cok şiirlerde alışık olduğumuz imgelem ogeleri kullandığını düşünebiliriz. ayrıca baskarakterin surekli aynı isim olması ve karakterinin farklılaşması kafamızda soru işaretleri yaratıyor. ve son olarak Hemingway bize bu kitabında cok sey anlatıyor ama biz ne kadar anlayabiliriz bilmiyorum. bunlar benim anladıklarımdı kısaca.